Rojava’da Federasyon İlanı ve Bazı Sorunlar

Rojava’da yaşamsallaştırılan yönetim modeli ve bugün genişletilerek çeşitli ulus, milliyet ve inançtan halkın bir araya gelip oluşturduğu Rojava ve Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi, bütün eksiklik ve açmazlarına rağmen desteklenip, dayanışma gösterilen bir sistemdir. Bu sistemi hayata geçiren güçlerin belirli noktalarda içerisine düştükleri hatalı yaklaşımlar, özellikle emperyalist güçlerle kurmaya çalıştıkları ilişkiler devrimci dostluk temelinde ısrarla eleştirilmelidir. Dünya halkları ve özellikle Ortadoğu ülkelerindeki bütün komünist-devrimci-demokratik güçler, parti ve örgütler buralarla ilişkilenip süreçte daha fazla rol almalıdırlar…

 HABER MERKEZİ (05.04.2016)- Gazetemizin 119.Sayısında yayınlanan ‘’ Rojova’da Federasyon ilanı ve bazı sorunlar’’ başlıklı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

Oldukça yoğun çelişki ve çatışmaların yaşandığı Suriye’de Kürtlerin merkezinde yer aldığı önemli bir adım daha atıldı. Kısa süre önce ateşkesin ilan edildiği, Rusya’nın askeri güçlerini çektiği ve Suriye ordusunun çeşitli güçlerin işgali altında olan bölgeleri birer birer geri aldığı bir konjonktürde Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi ilan edildi. Girkê Legê’ye bağlı Rimelan kasabasında 16-17 Mart 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen toplantısı sonrası Federasyon ilanı gerçekleştirildi. Emperyalist güçler ve bölge devletleri tarafından tepkiyle karşılanan Federasyon ilanının Suriye denkleminin en önemli etkenlerinden biri olacağı göz ardı edilemez bir gerçekliktir artık. Rojava’nın her üç kantonu, Girê Spî, Şedade, Halep ve Şehba bölgelerinden Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Ermeni, Türkmen ve Çeçenleri temsilen 31 parti-örgüt ile 200 delegenin katıldığı toplantı sonrası ortak bir basın açıklamasıyla sonuç bildirgesi okundu. Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi Kurucu Meclisi Eş Başkanı Mensur El-Selum tarafından okunan sonuç bildirgesinde şu hususlara vurgu yapıldı:

“Cizîr, Kobani ve Efrîn kantonları Demokratik Özerklik Yönetimleri Genel Koordinasyonu, Suriye krizine siyasi çözüm bulmak ve Rojava ile Kuzey Suriye bölgelerinin yönetim biçimi ve sisteminde anlaşmak amacıyla bu bölgelerde ve terörden yeni kurtarılmış bölgelerdeki tüm halklara, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine yaptığı geniş katılımlı toplantı çağrısı üzerine bizler bu bölgelerin temsilcileri olarak 16-17 Mart 2016’da bir araya geldik. Bu toplantı vesilesiyle, kanlarıyla kahramanlık destanları yazan ve bugünlere gelmemizi sağlayan tüm halklardan şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.

Toplantımızda şu kararlar alınmıştır:

Demokratik Federal Sistem, tüm toplumsal katmanları ve oluşumları kapsama temelinde, geleceğin Suriye’sinin tüm Suriyeliler için olacağını garanti eder. Tüm çalışmalar Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi ekseninde yürütülecektir. Kurucu Meclis Eş Başkanlığı ile 31 kişiden oluşan Örgütlenme Kurulu seçilmiştir. Örgütlenme Kurulu 6 ay içerisinde bir Toplumsal Sözleşme hazırlayarak sistemin genel siyasi ve hukuki altyapısını oluşturmakla görevlendirilmiştir. Meclisin tüm Komiteleri ve hazırlanan tüm belgeler, Birleşmiş Milletler ’in (BM) insan haklarını ve toplumsal demokratik sistemlerine ilişkin kararlarını esas alır. Toplantımızın katılımcıları da yeni inşa edilen bu sistemin Suriye toplumuyla derin bağlarının bilincinde olup kendilerini bunun bir parçası olarak görür; halkların kardeşliğini ve barışı esas alır.

Kadın özgürlüğü Demokratik Federal Sistemin özünü teşkil eder. Kadının her düzeyde eşit katılım hakkının yanı sıra tüm siyasi ve toplumsal alanlarda da eşit temsiliyeti hakkı esastır.

Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi çatısı altında yaşayan tüm halklar ve topluluklar, Demokratik Federal Sistemin çıkar ve amaçlarına ters düşmeden aynı inançtan, kültürden halk ve topluluklarla bölgesel ve uluslararası düzeyde her türlü siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel demokratik ittifak ve ilişki geliştirebilir. Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi’nin bölgesel düzeydeki amacı, Ortadoğu’da yaşayan tüm halklar arasında siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanda demokratik birliği sağlamak, bununla ulus devlet sınırlarını aşarak halklar için güvenlikli, barış ve kardeşlik içinde bir yaşam inşa etmektir. Çetelerden kurtarılan bütün bölgelerde yaşayan tüm halkların federal sisteme gönüllü temelde katılma hakları vardır. Bu sistem Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini korumaktadır. Rojava ve Suriye’nin değerli halkları, grupları ve toplumsal oluşumları;

Bugün, Suriye’de milyonlarca Suriye’linin göçmen olduğu, on binlerce insanın yaşamını yitirdiği ve kentlerinin yakılıp yıkıldığı, Suriye’nin belki de tarihinin en kötü ve trajik bir durumu yaşadığı tarihi ve hassas bir dönemden geçmekteyiz. Buna karşılık, kanlı bir iç savaşın sürdüğü son beş yılda Rojava’da şehit kanlarıyla bir demokratik deneyim oluşturulup savunulmuştur. Bu da, Rojava ve Suriye’de demokratik federal bir sistemi inşa etmemiz için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bunun Suriye krizine çözüm oluşturacak bir örnek model teşkil edeceğine inanıyoruz.

Alınan bu tarihi kararlar çerçevesinde, özgür yaşamı temsil eden kadınlara, gençlere, topluluklara, emekçilere, halklara ve tüm toplumsal kesimleri demokratik federal sistemin inşasına katılmaya, yine tüm demokratik çevreler ve güçleri de bizlere destek olmaya çağırıyoruz.”

Tepkiler…

Suriye’de ilan edilen Federasyon yönetimine karşı başta ABD ve “TC” olmak üzere emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından yoğun tepkiler gelmeye başladı. Kendi çıkarları ekseninde Suriye’de sürdürülen gerici işgal ve savaş üzerinden kirli emellerini gerçekleştirmeye ve kendilerine bağlı, işbirlikçi bir yönetim kurmaya çalışan tüm bu gerici güçlerde Rojava’da kurulan sistemin verdiği rahatsızlık devam ederken, bu kez Kuzey Suriye’deki birçok farklı ulus, milliyet ve inançtan halkın bir araya gelerek Federasyon ilan etmesi söz konusu rahatsızlık durumunu da had safhaya çıkartıyor. İdeolojik-siyasi-örgütsel eleştiri ve kaygılarımıza rağmen Rojava’da ilan edilen sistem Ortadoğu denklemi içerisinde oldukça devrimci-ilerici bir kazanım ve ileriye doğru atılmış bir adımdır. Bu hamlenin emperyalist güçler ve bölgedeki -başta “TC” olmak üzere- gerici güçleri oldukça kaygılandırdığı ve bu güçler tarafından teslim alınıp, etkisiz kılınmaya çalışıldığı biliniyor. Rojava’ya önderlik eden Kürt güçlerinin bölgede yaşayan farklı ulus, milliyet ve inançtan halkla beraber daha geniş ve demokratik birlikler kurma yönünde attığı bu adımların emperyalist politikalara darbe vurduğu kuşkusuz bir gerçek.

Rojava ve Kuzey Suriye’de Federasyon ilan edilmesine karşı ABD ve Rusya böyle bir adımı desteklemediklerini söyleyip alay edercesine Suriye’nin bütünlüğünden yana olduklarını ifade ederken, Suriye’nin BM Temsilcisi ise Kürtlerin ülkenin kuzeyinde ilan ettikleri Federasyonu kabul etmediklerini vurguladı. Suriye’de ilan edilen Federasyon’a dönük tek destek ise Güney Kürdistan yönetiminden geldi. Erbil’den yapılan açıklamalarda Suriye için en doğru çözümün Federasyon olduğu ifade edildi. Gelen tepki ve tartışmalar sonrası bir açıklama yapan PYD Eş Başkanı Salih Müslim ise Federasyon ilanının Cenevre’ye katılmak için bir blöf olmadığını, Federasyonu tanımayacaklarını ilan eden Suriye Yönetimi ile ABD’yi ikna edebileceklerini ifade etti.

3. Cenevre Görüşmeleri’nin devam ettiği sırada ilan edilen Federasyon’un Suriye’nin geleceğine dönük yapılan bütün tartışma ve hamlelerde oldukça önemli bir belirleyen olacağı kesin. Her ne kadar Federasyon ilanına karşı uluslararası arenada olumsuz tepkiler gelse de, sahada en önemli fiili güçlerin böylesine bir hamlede bulunması göz ardı edilecek bir durum değil. ABD gibi emperyalist güçlerin açıktan karşı çıktığı Federasyon ilanına dair asıl tartışılması ve ikna edilmesi gereken kesim ise PYD ve Rojava ile yakın ilişkiler içerisinde olan demokratik Suriye muhalif güçleridir. Rojava’da inşa edilen yönetimi ve Kürtlerin haklarını meşru görüp destekleyen bu güçler Federasyon ilanını ise zamanlama ve yöntem açısından doğru bulmuyor. Keza Suriye halkının ayrılmaz bir parçası olduklarını ve Federasyon ilanını kabul etmediklerini başta Araplar olmak üzere ifade eden çeşitli demokratik kesimler de bulunuyor. Küçük bazı bölgeler dışında homojen bir yapıya sahip olmayan Suriye’de böylesine bir adımın çeşitli ulus ve inançlar arasında yeni bir çatışmaya yol açmaması için oldukça demokratik bir sürecin işletilerek kararların alınması en doğru yöntem.

Meseleye Yaklaşımımız

Suriye’de yaşanan gerici savaş, işgal ve katliamlar altıncı yılına yaklaşıyor. Emperyalist-kapitalist politikalar sonucu ortaya çıkan çelişki ve çatışmaların en aktüel yaşandığı ülkelerin başında kuşkusuz Suriye geliyor. Gerici-selefi çetelerin her türlü yardımla Suriye’ye gönderilip buranın tam bir harabeye çevrildiğine tanık olduk-oluyoruz. Esas olarak ABD ve Rusya emperyalistleri ile piyon güçleri arasında yaşanan ve vekâlet savaşları şeklinde devam eden Suriye sorununun, bugün aynı güçler tarafından “çözüme” kavuşturulmaya çalışılması ise ironiktir. Kurtla avlanıp kuzuyla ağlayanların Suriye halkına, Suriye’nin geleceğine dair sunacakları herhangi bir pozitif katkı yoktur. Bunca yıkım, zulüm ve ölümün sebebi olanların bu gerçeklikleri ortadan kaldıracak güçler olarak lanse edilmesi ise akıl almaz bir tutumdur.

Suriye’de yaşanan çelişki ve çatışmaların bir çözüme kavuşması için acilen hayata geçirilmesi gereken politikalar söz konusudur. Her şeyden önce Suriye üzerinde kirli hesapları olan, Suriye’yi kuşatma altına alıp, piyonları aracılığıyla burayı düşürmeye çalışan bütün emperyalist güçlerin acil ve kesin bir şekilde Suriye topraklarını terk etmesi gerekiyor. Aynı şekilde Suriye’de emperyalist güçlerin piyonu olarak hareket eden bütün çeteler, bütün güçler koşulsuz bir şekilde acil olarak Suriye topraklarını terk etmelidirler. Suriye halkının ve Suriye’nin geleceğine karar verecek yegane güç Suriye halkıdır, başkası değil. Suriye’de bugün ülke halkına önderlik edecek, gerici savaşı devrimci savaşa evriltip bütün emperyalistleri ve yerli işbirlikçilerini, uşaklarını alaşağı edecek komünist-devrimci bir gücün yokluğu en büyük sorundur. Fakat Suriye’de başta Kürtler olmak üzere devrimci-demokratik anlayışın hâkimiyetinde gelişen çeşitli yönetimler ve hamleler geliştirilmektedir. Bu yönetim modeli ve anlayışın adım adım bütün Suriye’de hayata geçirilmesi Ortadoğu gibi bir coğrafyada muazzam bir ilerlemeye yol açar. Rojava’da yaşamsallaştırılan yönetim modeli ve bugün genişletilerek çeşitli ulus, milliyet ve inançtan halkın bir araya gelip oluşturduğu Rojava ve Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi, bütün eksiklik ve açmazlarına rağmen desteklenip, dayanışma gösterilen bir sistemdir. Bu sistemi hayata geçiren güçlerin belirli noktalarda içerisine düştükleri hatalı yaklaşımlar, özellikle emperyalist güçlerle kurmaya çalıştıkları ilişkiler devrimci dostluk temelinde ısrarla eleştirilmelidir. Dünya halkları ve özellikle Ortadoğu ülkelerindeki bütün komünist-devrimci-demokratik güçler, parti ve örgütler buralarla ilişkilenip süreçte daha fazla rol almalıdırlar…

 

 

 

Önceki İçerikÇökertme planının siyasal adımı olarak dokunulmazlıklar
Sonraki İçerikBrüksel-Lahor katliamları ve gerici egemen güçlerin klişe tutumları