Sınıflı Toplumun Her Çelişkisi Bir Mücadele Mevzisidir

Genel prensip olarak devrime hizmet eden ve dolaylı-dolaysız sınıf çelişkileri zeminine bağlı olan her mücadelenin geliştirilmesi reddedilemez. Sınıf çelişkisini kabaca algılayan ve daralttığı sınıf çelişkileri tanımından hareketle toplumsal kitleleri doğrudan etkileyen bir dizi çelişkiyi görmezden gelen, dolayısıyla bunlara has siyaset ve örgütlemeleri hakir gören anlayışın bir arpa boyu yol alamayacağı açıktır. Salt sınıfçı yaklaşım ve anlayış tarzıyla yaklaşıp aktüel çelişki ve siyaset rolünü devre dışı bırakan, demokratik mücadeleyi öteleyen, reformlar için mücadeleyi es geçen, doğa ve çevre sorununu, cinsel kimlikler sorununu vb. vs. biçimindeki bir dizi çelişkiyi sınıf mücadelesinin saptırılması olarak algılayan, öte taraftan bütün bunların tersine reformlar için mücadeleyi önceleyen, yasal alan demokratik mücadelesini esaslaştıran, düzen içiliği kutsayan, devrimci eylemi bütün sorunların, hatta faşist saldırıların sebebi olarak değerlendiren en kaba reformist-revizyonist anlayışların hepsini boşa çıkarmak ya da bunların sakatlıklarına karşı savunma kalkanı oluşturmak için taktik siyasetin devrimci kavrayışını bilince çıkarmak ihtiyaçtır.

HABER MERKEZİ (09.09.2015)- Siyasi iktidar perspektifi taşıyan proleter devrimci mücadele ideolojik-politik bakımdan ikili siyaset sahası üzerinden inşa edilir. Biri, genel siyasi çizgi bağlamında kurgulanan stratejik yönelim veya siyasettir, diğeri de mevcut somut durum ve gelişmeler yelpazesinde izlenen siyasi etkinlik veya taktik siyasettir. Bunların ikisi de, sınıflar arası çelişkilerin genel-evrensel niteliği, bu çelişkilerin somut şartlarda aldığı biçim ve toplumsal yaşamı anda etkileyen güncel çelişkilerin reel politikte kazandığı özgünlüğü tanır. İster stratejik siyaset ve yönelim olsun, isterse güncele dair somut taktik siyaset olsun, iki durumda da ortak kapsam bilimsel sosyalizm teorisi tarafından tarif edilen sınıf çelişkilerinin evrensel karakteri ile somut toplumsal şartlardaki niteliğini, özgünlükleri de dikkatte alan diyalektik bağları içinde birleştirerek devrimci yoldan çözmektir. MLM bilimi, teori-pratik birliğinde vücut bulan devrimci çizgi ve çelişkilerin analize dayalı nesnel tespiti şeklindeki üç özellik toplumdaki devrimci değişimin vazgeçilmez ihtiyacıdır. Devrimci sınıf mücadelesi yukarıdaki ideolojik-politik nitelik ve yelpazeden muaf tutularak salt yasal demokratik zemine hapsedilirse reformist potaya sürülmüş olur.

Günümüzde, yasalcı reformist eğilimin kuvvetli objektif baskısından söz etmek abartı olmaz. Toplumsal kitlelerin ilgisini çekmeyi başaran yasal alan demokratik mücadele realitesi kitleleri kuşattığı ölçüde devrimci hareket üzerinde de aynı ölçüde bir basınç gücü olmaktadır. Bütün bunlardaki terslik ancak devrimci hareketin ya da örgütlü sınıf hareketinin güven veren bir güce sahip olamamasıdır. Bunun ötesinde bir terslikten söz etmek siyasal atmosferin tesirini anlamamaktır. Sınıf mücadelesi cephesi adına veya demokratik mücadele adına etkin olan yasalcı reformist hareket olduğuna göre, kitlelerin bu atmosfere girmesi son derece anlaşılır bir durumdur. Mevcut gerici faşist iktidar ya da iktidardaki egemen sınıflara karşı mücadele sahasında esasta çıplak gözle daha çok görülür olan söz konusu mücadele biçimidir. Devrimci öz ve niteliğe sahip olan sınıf mücadelesi ise nispeten zayıf olmakla birlikte, bu mücadelenin açık alan demokratik mücadele ve örgütlenmeleri de objektif olarak yasal zeminde olup kitleler tarafından yasalcı reformist eğilimin birer parçası olarak algılanmaktadır. Açık alan, demokratik mücadele biçimlerinin genel olarak veya doğru çizgi temelinde geliştirilmedikçe sağ eğilim ve tehlikeyi besleme gerçekliği tam da buradan ileri gelir.

O halde strateji ile taktiğin uyumunu tekrar tekrar tartışmak es geçilemez gereksinim iken, uyguladığımız taktik siyaset ve politikamızı kavrama-kavratma konusunda geniş çeperlerimize kadar kafa açıklığını sağlamamız gerekmektedir. Doğru çizgi ışığında doğru siyaset her türden ideolojik kuşatma ve baskıyı püskürtme gücüdür. Özellikle, taktik siyaset alanında doğru-yanlış eksenli bir münakaşayla burjuva ideolojik eğilimin objektif baskısına karşı göğüs gerilebilir, gerilmelidir. Sağ tehlikeye karşı olduğu gibi, sol eğilimlere karşı da bu kavrayışın derinleştirilmesi zorunludur. Meselenin bir kavrayışı; sınıf mücadelesinin tüm toplumsal çelişkileri kapsayan bir içeriğe sahip olduğunun ve/veya toplumdaki hiçbir çelişkinin sınıf çelişkilerinden muaf görülemeyeceğinin bilince çıkarılmasından geçmektedir. Sınıflı toplumlarda çelişkilerin siyasi zeminde aldığı biçim, nitelik ve özgünlük ne olursa olsun bütün çelişkiler son tahlilde sınıf zemininde ifade bulur. Öyle ki, formel olarak tamamen farklı olan milli çelişki bile son tahlilde sınıf mücadelesine bağlanır, sınıf çelişkilerinden mutlak biçimde bağımsız değildir. Sınıf mücadelesinin kapsamını çizmenin anlamı, yürütülmekte olan birçok taktik siyasetin devrimci mücadeleyi esneten taktikler olmayıp, bilakis onu geniş muhtevasıyla ele almanın gereği olduğunun görülmesi ya da gösterilmesinin sağlanmasıdır.

Devrimci taktik yeteneğini kullanmak zorundayız

Tam da burada meselenin ikinci kavrayışı devreye girer ki; bu kavrayış stratejik ve taktik düzlemde seyreden çelişkileri devrimci amaç doğrultusunda kullanan siyaset yeteneği ve rolünün bilince çıkarılmasıyla alakalıdır. ‘’Kürt ulusal hareketinin niteliği şudur, varacağı yer budur’’ diyerek ulusal çelişkiyi önemsizleştiren ve daha da önemlisi sınıf mücadelesinin görevleri dışına iten, mezhep sorununu aynı bakış açısıyla sınıf mücadelesi için bir kambur olarak gören, cinsel kimlik sorununu hastalık olarak tarif eden, yerel yönetimlere kibirle burun büken, parlamentonun kullanılmasına reformistlik mührü basarak siyaset yapan bir dizi sığ anlayışa rastlamak hemen her yerde mümkün. Bu eleştirileri göğüslemekten öteye doğru anlayışla kalıba dökmek örgütlü sınıf hareketinin önündeki bir görevdir. Genel prensip olarak devrime hizmet eden ve dolaylı-dolaysız sınıf çelişkileri zeminine bağlı olan her mücadelenin geliştirilmesi reddedilemez. Sınıf çelişkisini kabaca algılayan ve daralttığı sınıf çelişkileri tanımından hareketle toplumsal kitleleri doğrudan etkileyen bir dizi çelişkiyi görmezden gelen, dolayısıyla bunlara has siyaset ve örgütlemeleri hakir gören anlayışın bir arpa boyu yol alamayacağı açıktır. Salt sınıfçı yaklaşım ve anlayış tarzıyla yaklaşıp aktüel çelişki ve siyaset rolünü devre dışı bırakan, demokratik mücadeleyi öteleyen, reformlar için mücadeleyi es geçen, doğa ve çevre sorununu, cinsel kimlikler sorununu vb. vs. biçimindeki bir dizi çelişkiyi sınıf mücadelesinin saptırılması olarak algılayan, öte taraftan bütün bunların tersine reformlar için mücadeleyi önceleyen, yasal alan demokratik mücadelesini esaslaştıran, düzen içiliği kutsayan, devrimci eylemi bütün sorunların, hatta faşist saldırıların sebebi olarak değerlendiren en kaba reformist-revizyonist anlayışların hepsini boşa çıkarmak ya da bunların sakatlıklarına karşı savunma kalkanı oluşturmak için taktik siyasetin devrimci kavrayışını bilince çıkarmak ihtiyaçtır. Aksi halde yukarılarda işaret ettiğimiz gibi sağa tepkiden sol, sola tepkiden sağ savrulmalar döngüsü sürgit devam eder ki; bu durum sınıf mücadelesini felç ederek gelişimini baltalar.

Çelişkiler zemininden yükselmek bir kuraldır.  Toplumu değiştirmeyi hedefleyen devrim veya devrimci proje, toplumdaki çelişkileri isabetle analiz ederek siyasi-örgütsel eylem rotasını çizer. Eğer sadece “sınıf çelişkileri var” demek yetseydi ve “sınıf çelişkileri var” diyerek, bu tespit sınıf savaşının başarıya ulaşmasını sağlayan değerde olsaydı, ayrıntılı analizlere gerek kalmaz, çelişkilerin önemlerine göre belirlenmelerine ihtiyaç kalmazdı. Ne var ki; toplumsal devrim hedefiyle ortaya çıkan her iddia toplumdaki çelişkileri somut olarak inceleyip kategorik sınıflamalara girmekten haklı olarak geri durmamıştır. Daha somut olarak, sınıflı toplumun tezahürü olan sınıf çelişkileri ve toplumsal yaşamda etki gösteren çelişkiler önemlerine bağlı olarak baş çelişki, temel çelişki, başlıca çelişkiler biçiminde ayrıştırılarak özellikle tespit edilirler. Bu çelişkilerin her biri nitelikleri veya önemlerine bağlı olarak toplumun değiştirilmesi pratiğinde yer tutar, rol oynarlar.

Baş çelişme ve temel çelişmenin tespit edilmesi gibi, başlıca çelişmelerin tespit edilmesi de alelade bir iş, öylesine bir belirleme değildir. Aksine çelişkilerin devrimci yoldan tasfiye edilmesi için devrimci konumlanışın doğru inşa edilmesi ve devrim hedeflerinin birincil-ikincil sıralanmasının saptanmasında, devrimci siyasetin etkinleştirilmesinde, devrimci eylemin doğru hedeflere yönelmesinde vb. vs. doğrudan rol oynarlar. Merkezi görevin saptanması, merkezi halka etrafında onu besleyen halkaların örülerek geliştirilmesi ve kuvvetlerin merkezi görevde yoğunlaştırılarak çelişkiler yumağının doğru düğümden çözülmesi bu analizler sayesinde düzenlenebilir. Ne ‘’düşman, düşmandır’’ diyerek dört yana yumruk sallamak, ne de el yordamıyla bir mücadele pratiği sergilemek elbette benimsenemez. İsabetli darbeler indirmek, gelişmeyi nesnel gerçeğe uygun yönelimlerle başarmak ve sınıf mücadelesinin görevlerini etkili zeminde ele almak için hedeflerin doğru tespit edilmesi elzemdir. Çelişkilerin sınıflandırılarak belirlenmesi bu ihtiyacın sonuçlarındandır. 

Temel ve baş çelişmenin çözümüne dair stratejik çizgi ve askeri-siyasi yönelim, devrimci zor örgütlenmesi temelindeki mücadeleyle, somutta Sosyalist Halk Savaşı perspektifiyle biçimlenir, biçimlenmek durumundadır. Bu ne kadar gerekli ve doğruysa, başlıca çelişmelere dönük etkili bir siyasi hattın stratejik ve taktik siyaset araçlarıyla geliştirilmesi de esas halkanın hizmetinde küçümsenemeyecek derecede önemlidir.  Burjuvaziye saldırılabilecek ne kadar mevzi varsa, o kadar mevziden saldırıda bulunmak devrim adına faydalı, doğrudur. Ne kadar çelişki varsa, hepsinin üzerinden toplumsal kitleleri düzenle çatıştırmak ve devrime kanalize etmek o kadar iyi ve devrimcidir.

Baş çelişki temelinde belirlenen esas yönelim ve hedef, siyasi iktidar mücadelenin yaşamsal konusudur. Merkezi yönelim kapsamında tüm mücadele ve örgütlenmeler bu esasa göre biçimlenir. Bunda sorun yok. Fakat baş çelişki dışında saptanan diğer çelişmeler sadece belirlenmiş olmak için belirlenen çelişkiler değildir. Dolayısıyla bu çelişkiler esasına dayalı siyaset ve pratik politikalar da ister taktik siyaset açısından, isterse stratejik siyaset açısından siyasi iktidar mücadelesi bütününde belli bir yer tutarlar. Bu bakımdan bahsi geçen diğer çelişkilerin ihmal edilmesi, önemsizleştirilmesi ve hatta bunlara dönük çalışmaların küçümsenmesi asla söz konusu olamaz.

Bilindiği gibi, Türk hâkim sınıfları ile Kürt ulusu arasındaki çelişki başlıca çelişkiler arasında yer almaktadır. Devrim stratejimizi proletarya ve emekçi halk kitleleri ile burjuvazi arasındaki çelişki ekseninde belirlerken ve esas örgütlenme ve mücadelemizi buna uygun olarak belirleyip nitelerken, başlıca çelişmeler içinde olup reel olarak ülkedeki siyasi gündemi işgal eden durumdaki Türk hâkim sınıflarıyla Kürt ulusu arasındaki çelişkiyi veya Kürt ulusal sorununu görmezden gelebilir miyiz? Ya da baş çelişki tespitimiz vesilesiyle siyasi arenada nüfuz gösteren bu çelişkiyi önemsiz görerek atlayabilir miyiz? Ne adına olursa olsun aktüel siyasi gündem durumundaki bu çelişki veya soruna gözlerimizi kapayamayız.

Meseleye yaklaşımımız, Kürt Ulusal Hareketi’nin doğru ya da yanlış politika ve yönelimine göre belirlenemez. Kürt Ulusal Hareketi’nin stratejik yönelimlerini gerekçe yaparak ilgili çelişki ya da sorunda izlenen devrimci siyaseti eleştirerek yadsımak doğru olamaz. Somut durum ve siyasette Kürt Ulusal Hareketi, Türk hâkim sınıflarıyla bir savaş veya çatışma içindedir. Türk hâkim sınıfları gerici savaş ve saldırganlık tarafıyken, Kürt Ulusal Hareketi haklı ve demokratik muhtevada bir mücadele tarafıdır. Pratik olarak, Türk hâkim sınıflarına darbe vurmakta vb vs… Bu koşullarda sınıf hareketinin seyirci kalması, tarafsız olması düşünülemeyecek kadar net iken, sürece Türk hâkim sınıfları aleyhine etkide bulunma ve devrimci kazanımları geliştirmeye dönük siyasetler gütme yaklaşımı tamamen devrimci tutumdur.

 

 

Önceki İçerikBolşevik devrimcilik üzerine
Sonraki İçerikSaldırılara rağmen halk Cizre’ye yürüyor / Yenilendi