“Sömürüsüz,özgür yaşanılabilir yarınlar hedefimden vazgeçmeyeceğim”

13 Kasım 2012’de Demokratik Haklar Federasyonu’na yönelik baskınlarda gözaltına alınarak tutuklanan ve yaklaşık bir yıl sonra aynı gerekçelerle tutuklandığı 12 kişiyle birlikte ilk defa 2 Ekim’de mahkemeye çıkacak olan Murat Karaman gazetemize yolladığı mektupla herkesi 2 Ekim’de Bayraklı Adliyesi’nde olmaya çağırarak “Sonucu ne olursa olsun hiçbir baskıya boyun eğmeyecek; sömürüsüz, özgür, yaşanılabilir yarınları görme hedefimden asla vazgeçmeyeceğim” dedi

HABER MERKEZİ (29.09.2012)- Murat Karaman’ın gazetemize yolladığı mektubu öneminden dolayı paylaşıyoruz;

“Merhabalar,

Dünyada ve ülkemizde, ezilen sömürülen yoksul halkımızın, demokratik haklar mücadelelerinin çeşitli yöntemler kullanılarak bastırılmaya çalışıldığı ve şiddetini her geçen gün arttırarak halkımıza onulmaz acıların yaşatıldığı günlere tanıklık ediyoruz. Fazla laf kalabalığına gerek duymadan 2 EKİM saat 09:30’da İzmir Bayraklı Adliyesi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan davamızın hakkımda hazırlanan dosyasından bir kaç örnek vererek, bizlere her gün defalarca Tv’lerde, çeşitli gazetelerde, radyolarda, internet sitelerinde servis edilen ‘ileri demokrasi’ safsatalarının ne menem birşey olduğunu bir kez daha göstermek istiyorum.

Ben Murat Karaman. 13 Kasım 2012 de sabaha karşı  onlarca sivil ve resmi giyimli polisin evime yaptığı Türkiye genelinde bir çok ilde eş zamanlı olarak; ismi ‘Maoist Komünist Partisi Operasyonu’ olan, Demokratik Haklar Federasyonu ve ona bağlı Demokratik Haklar Derneği, Demokratik Gençlik Hareketi, Demokratik Kadın Hareketi üye ve yöneticilerine ayrıca Halkın Günlüğü Gazetesi temsilci ve muhabirlerine yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda  İzmir’de 22 diğer illerde toplam 58 arkadaşımla birlikte hukuksuzca göz altına alındım.

 Gözaltında tutulduğumuz 4 günlük zaman diliminde kimi arkadaşlarımız gece yarıları polisin ‘sohbet’  teklifini, şiddetle reddetmesine rağmen zorla görüşme odalarına götürülerek psikolojik işkence ve çeşitli hakaretlere maruz kaldılar. Bize yönelik uygulanan bu işkenceye karşı çıkmamız nedeniyle yaşanılan tartışmaların ardından, defalarca tuvalet ihtiyacımızın olduğunu dile getirmemize rağmen bu ihtiyacımız karşılanmayarak polis tarafından birkez daha işkenceye maruz kalmış olduk. Böylesine hukuksuzca başlayan bir sürecin devamı da aynı derecede hukuksuzca sürdürüldü elbette.

4 günlük gözaltı süresi sonrasında sabahın erken saatlerinde savcılık sorgusuna çıkarılarak aynı günün gece yarılarına kadar süren ve tutukluluğumuza karar veren mahkeme sürecimiz ve karşılaştığımız sorunların en özet hali şu şekildedir:

Bizlerin terörist olduğuna kendilerini tamamen inandırmış olan polis ve savcı, yasadışı örgüt üyesi olduğumuza dair tek bir tane somut delil bulunmamasının sıkıntısını; katıldığımız tümüyle yasal ve polis gözetiminde hatta,  polisin tek bir uyarısı dahi söz konusu olmayan, tek bir şiddet olayı dahi cereyan etmemiş 1 MAYIS, 8 MART, 18 MAYIS İbrahim KAYPAKKAYA anmaları gibi tamamen yasal ve meşru olan protesto ve anlamaları ‘illegal eylemler’ gibi göstererek çıkarmıştır.

Örneğin; bu zamana kadar hiç basın metni okumamış olmama rağmen iddianamede basın metni okuduğum yazılmış, yine hiç köy çalışmalarına katılmamama rağmen aynı şekilde köy çalışmalarında aktif rol aldığım iddia edilmiş, yine hiç yazılama yapmamış olamama rağmen yazılama yaptığım kayıtlara geçmiştir. Katıldığım tüm yasal eylemler işaret edilerek; tek bir somut delil sunulmaksızın illegal eylemlere katıldığım iddia edilmektedir. Ortam dinlemelerinde dernek içerisinde gerçekleştirilen toplantılarda katılan herkes tespit edilmiş olmasına rağmen “isimleri tespit edilemeyen ‘x kişi'” gibi kodlamalarla üzerimizde şaibe yaratılmaya çalışılmaktadır. Kimimizin okul zamanlarında, kimimizin çalışma yaşamında ağzımıza hitap şekli olarak yapışmış “hoca, bayım, kardeş” gibi kelimeler üstelik çoğu isimle yan yana kullanılmış olmasına rağmen kod adı olarak değerlendirilmiş ve savcılık sorgusunda karşımıza çıkmıştır. Gerçekleştirdiğimiz telefon görüşmeleri üzerinde kırpmalar, oynamalar yapılarak öyle anlam değişiklikleri yaratılmıştır ki polisin yaratıcılığını takdir etmemek büyük bir saygısızlık olur sanırım.  Dernek faaliyetçilerinden arkadaşımla yaptığımız telefon görüşmesinde arkadaşımın “Yasemin(eşim) ile Dora(köpeğimiz)’yı da alır gelirsin” demesi kayıtlara “Yasin ile Roza” olarak geçmiş ve bu görüşme savcılık sorgusunda karşımıza çıkmıştır. Bu yetmezmiş gibi teknik takipte çekilen bir fotoğrafta köpeğim şüpheli gibi çember içine alınıp “Golden isimli köpek” olarak fişlenmiştir. Bir de maddi durumum konusunda köpek beslemem bir kriter olmuştur.     

Şu ana kadar aktardıklarım dosyamın %5’i bile değil. Düşünün ki bu sadece bana ayrılan kısım. İzmir dosyasında bulunan diğer 21 arkadaşımın dosyasındaki bu tip ‘suçlamaları’ düşünürsek durumun vahameti anlaşılabilir.

İşte bu nitelikte bir dosya nedeniyle şu an İzmir 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde 9, Şakran Kadın Hapishanesi’nde 4 kişi olmak üzere 11 aydır bir kere bile söz hakkı tanınmaksızın tutuklu bulunmaktayız.

Ben bu dosyanın ülkemizdeki “ileri demokrasi” gerçeğini teşhir edebilecek davalardan biri olduğunu ve halkımızın yürüttüğü demokratik haklar mücadelesinin mahkum edilmek niyetinin en açık tezahürü olduğunu düşünüyorum.

Bunu söylemeden geçemeyeceğim: Düşünüyorum da; İktidar partisi ve devlet kurumları dışında kalan neredeyse bütün kurum ve kuruluşlar; siyasi partiler, muhalif medya, alevi dernekleri, yöre dernekleri, devrimci işçi sendikaları, memur sendikaları ve tabi bizim derneğimiz gibi kurumlar ‘illegal örgütler’ ise demokratik tepkilerimizi dile getireceğimiz kurum hangisidir?

Bir kez daha sizin aracılığınızla ifade etmek istiyorum. Sonucu ne olursa olsun hiçbir baskıya boyun eğmeyecek; sömürüsüz, özgür, yaşanılabilir yarınları görme hedefimden asla vazgeçmeyeceğim. Sizleri de 2 Ekim saat 9.30’da İzmir Bayraklı Adliyesi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sesimize ses katmaya, bizlerle birlikte olmaya çağırıyorum.

En içten, en samimi duygularımla yüreğinde demokrasi özlemi ile yaşayan herkesi selamlıyorum.

Sevgiyle, umutla ve dirençle kalın…

Murat Karaman”

Önceki İçerikÇağlayan Adliyesi’nde Abdullah Kalay için eylem
Sonraki İçerikSarıgazi’de Abdullah Kalay’a özgürlük istendi