SOSYALİST BİR CEPHE YARATMANIN ZORUNLULUĞU

Sınıflar mücadelesi tüm keskinliği ile devam etmektedir. İki sınıf arasındaki keskin savaşım denklemi üzerinde biçimlenen toplumsal sorun ve çelişkiler katmerleşerek büyümektedir. İnsanlığın yakın dönem tarihsel (150 yıllık zaman dilimi) süreci defalarca kez kanıtlamıştır ki sınıflar mücadelesi denkleminde cereyan eden tüm toplumsal sorun ve çelişkilerin en köklü ve ileri çözümünü bilimsel sosyalizm öğretisi ortaya koymuştur. Bilimsel sosyalizm öğretisi kendisini sadece çıktığı tarihsel süreç ile asla sınırlandırmaz. O insanlığın ve doğanın tüm gelişim evrelerinin ve üretim sürecinin birikimlerini en ileri düzeyde bayraklaştıran ve bilimsel sosyalizm manifestosuyla ileriye taşıyan bir içeriğe sahiptir. MLM biliminin sıçramalı tarihsel gelişim süreci insanlığın ve doğanın ilerlemesinde nitel adımları ifade etmektedir. Bu bilimsel zemin bugünün proleter devrimcileri tarafından ileriye doğru taşınmak zorundadır. Komünist öncünün öncesi olmakla birlikte son kongresinde ortaya koyduğu bütünlüklü ideolojik-siyasal paradigma bu bağlamda ileri nitel bir adımı ifade etmektedir.
Sınıflar mücadelesinde toplumsal sorun ve çelişkilerin çözümünde en ileri platform devrimci-sosyalist eksendir. Bu eksenin dışındaki istisnasız bütün çözüm platformları belli ileri yanlar taşısa da son tahlilde burjuva liberal düzlemin ötesine geçemeyen bir muhtevaya sahiptirler. Ki bahsini ettiğimiz platformlar beslendikleri ideolojik zemin itibari ile zaten devrimci bir çözüm paradigmasından yoksundurlar. Mevcutta gerek uluslararası gerekse de ülke gerçekliği bağlamında devrimci-sosyalist ekseninin zayıf olmasından kaynaklı bu burjuva liberal odaklar objektif olarak boy vererek toplumsal güçler üzerinde nüfuz sahibi olmaktadırlar. Devrimci-sosyalist güçlerin zayıflılığı, dağınıklığı ve ideolojik anlamda yaşadığı kırılganlıklar doğallığında bahsini ettiğimiz burjuva liberal zeminin güçlenmesini beraberinde getirmektedir. Bu eksenin tersine çevrilmesinin yegâne yolu uluslar arası ve ülke düzleminde devrimci-sosyalist güçlerin kendilerine yönelerek ve sürekli ilerleyen, değişen toplumsal çelişmelere cevap olan ve bu zemin üzerinde yaratacakları sosyalist bir eksenle mümkündür. Bu anlamda parçalı olan sosyalist güçlerin küçük burjuva grupçu kaygılardan arınarak bir araya gelmeleri ve güçlü bir sosyalist alternatif oluşturmaları devrimci bir sorumluluk ve zorunluluktur artık. İçinden geçtiğimiz tarihsel süreç ve yaşanan toplumsal gelişmeler karşısında artık devrim hareketi dar grupçu ve keyfiyetçi bir savurganlıkla hareket edemez.
Devrim hareketi burjuva liberal zemine kayarak yada bu eksen üzerinden kendini var ederek sosyalist bir çıkış ve alternatif asla yaratamaz. Bu niyetlerden bağımsız bir gerçekliktir. Tersi bir durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü her çizgi beslendiği zemin ve eksen üzerinden biçimlenir ve biçimlenmek zorundadır. Yani siz burjuva liberal bir zemin üzerinden asla ve asla bir devrim hareketi inşa edemezsiniz, ya da tersinden, siz yine devrimci bir zemin üzerinden burjuva liberal bir çizgi yaratamazsınız. Bu, meseleyi kaba mekanik ele almak değildir. Her şeyde olduğu gibi bu meselede de diyalektik olarak birbirini etkileyen, iç içe geçen ve her daim ideolojik mücadele içinde olan bir muhteva taşır. Bizlerin vurgulamaya çalıştığı durum başka bir meseledir. Yani her siyasal çizginin ancak ve ancak kendi ideolojik nesnel zemininde vücut bulacağı gerçekliğidir.
Türkiye-Kuzey Kürdistan’da bahsini ettiğimiz burjuva liberal eksen kendisini esas olarak HDP/HDK ve BHH (Birleşik Haziran Hareketi) üzerinden somutlaştırmıştır. Devrimci-sosyalist güçlerin zayıflığı ve dağınıklığından dolayı mevcut güçler hem ideolojik hem de politik olarak kitleleri önemli oranda etkilemektedirler. İlerici toplumsal güçlerin esası kendisini bu iki odak düzleminde ifade etmektedir. Öyle ki yaratılan basınç üzerinden kimi devrimci güçler (hatta bazen saflarımızda da utangaçça dillendirilen) mutlaka oluşturulan bu iki platformdan birine dâhil olma gibi bir zorunluluk algısı ile hareket etmektedirler.  Proleter devrimcilerin bu noktalardaki tavırları ve yönelimleri gayet berrak bir içeriğe sahiptir. Hiçbir politik kaygı ve yaratılan basınç proleter devrimcilerin bu noktalardaki ileri niteliğini gerilere çekemez. Proleter devrimcilerin görevi ve yönelimi bahsini ettiğimiz platformları da etkileyecek olan devrimci-sosyalist bir cephe yaratmaktır. Bu anlamda küçük büyük demeden sosyalist bütün güçlerle devrimci bir zeminde ve doğru-yanlış mücadelesi ekseninde berrak bir sosyalist demokrasi bilinciyle sosyalist bir cephe oluşturmak kaçınılmaz olarak önümüzde duran temel görevlerden biridir. Proleter devrimciler buna önderlik etme noktasında oldukça ileri bir perspektife ve olgunluğa sahiptirler. ki proleter devrimciler gerçekleştirdikleri son kongrelerinde çerçevesini de belirleyerek devrimci-sosyalist bir cephe yaratma görevini önlerine somut bir politika olarak koymuşlardır. Görev bu somut politikayı pratikte hayata geçirmektir.
Bahsini ettiğimiz burjuva liberal zemin üzerinden beslenen güçler (HDP/HDK-BHH) ideolojik olarak eleştirilerimizin hedefi olmaları ve farklı bir düzlemde değerlendirmelerimize tabi olmakla birlikte elbette halk sınıf ve tabakaları içerisinde değerlendirdiğimiz ilerci güçlerdir. Ki HDP’ de olduğu gibi bu güçlerin içindeki bazı bileşenler ideolojik kırılganlıklarına rağmen hala devrimci nitelikte olan güçlerdir. Dolayısı ile ideolojik eleştirilerimizi ve farklılığımızı her daim koruyarak ilgili güçlerle toplumsal mücadelenin bütün alanlarında birlikte hareket etme perspektifi ile hareket etmeliyiz. Hatta 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi seçimler vb dönemlerde de taktik bir politika olarak bu güçlerle ittifaklar gerçekleştirilebilinir. Bu noktalarda proleter devrimcilerin siyaseti oldukça ileri bir yerde durmaktadır.’’Hedefi dar, cepheyi geniş tut’’ perspektifi bizlerin temel aldığı referanstır.
Yaşadığımız verili toplumsal düzlemde temel eksiklik ve ihtiyaç devrimci-sosyalist bir cephenin olmamasıdır. Bu anlamda proleter devrimciler başta olmak üzere tüm devrimci güçler sorumluluk bilinci ile hareket ederek sosyalist bir cephe oluşturma çabasını somut bir politika haline getirmelidirler.

Önceki İçerikKAÇIRMA, TEHDİT ve İŞBİRLİĞİ SALDIRISINA KARŞI SİLAHLANMA VE ÖNLEM ALMA!
Sonraki İçerikKarşı-devrimci saldırı süreci devrimci savaşla yanıtlanmak durumundadır