T.C. devleti ve Suriye savaşı

Gazetemizin 80. Sayısında yayınlanan Suriye’deki gelişmelerin analizinin yapıldığı ‘T.C. devleti ve Suriye savaşı’ başlıklı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (07.04.2014)- Gazetemizin 80. Sayısında yayınlanan Suriye’deki gelişmelerin analizinin yapıldığı ‘T.C. devleti ve Suriye savaşı’ başlıklı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.

“Gerici Türk devleti ile Suriye’de gerici Esad rejimi arasındaki haksız savaş çeşitli biçimlerde karşılıklı olarak sürmektedir. Özellikle Türk devletinin çeşitli vesilelerle sınırda kışkırtıcı girişimleri karşısında Suriye devleti de sert duruşunu devam ettirmektedir. Kuşkusuz bütün bu dik duruşların arka planında, ABD ve Rus emperyalistleri arasındaki savaşın siluetleri ya da bölgesel düzeydeki yansımaları olarak görmek ve kavramak gerekiyor.

Hatırlanırsa Cenevre 1 ve 2 Konferansları sadece dilek ve temenni düzeyinde kalmış ve aslında bütün haksızlık ve çözümsüzlüklerin kaynağı olan emperyalist dünya hegemonyasının istikrar ve gerçek barışı asla yaratamacağı bir kez daha açığa çıkmıştı. Ardından ise Esad gericiliğinin taktik manevraları karşısında ABD emperyalizmi ve ona endeksli diğer emperyalist bloklar ve gerici rejimlerin yeni hamlelerle Esad’ı ve tabii ki esasta Rus emperyalizmini sıkıştırma hamleleri gerçekleştirilmekte ve bu durum halen de devam etmektedir. Özellikle Rus emperyalizmi ve uşağı Esad rejiminin süreçten göreceli üstünlükle  ve avantajlı çıkması karşısında rakip emperyalist blokların karşı hamlelere girerek taktik üstünlüğü ele geçirmek için manevralara gireceği bekleniyordu. Ve bunun da etkisi iyice azalan başta Türk devleti üzerinden Suriye sınırında çeşitli kışkırtıcı denemelerle göstermiş oldu. Esad rejimi ise bu duruma karşı Birleşmiş Milletler düzleminde Türk devletini savaş kışkırtıcılığı ve terörü desteklediği yönlü şikayette bulunmuştur. Özellikle Nusra Cephesi, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) vd çetelerin Türk devleti tarafından bizzat sınırlardan geçirilip, Suriye’ de karışıklıklar ve terör gerçekleştirdiğini belirterek önüne geçilmesini talep etmiştir. Suriye Enformasyon Bakanı da AKP hükümetinin silahlı teröristlerin Lazkiye’nin kırsalındaki Kesep bölgesine girişlerini düzenli olarak kolaylaştırdığını bu yönüyle uluslararası kararları ihla ettiğini belirterek Arabistan, Katar ve Türk devletinin ciddi hatalar içerisinde olduğunu vurgulamıştır.

Faşist Türk devleti savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır

Bu süreçte ilginç olan yeni bir gelişme daha yaşanmış, Türk devleti, Katar ve Arabistan destekli bu çetelere yönelik Arabistan gerici rejimi Nusra Cephesi ve IŞİD’ i terör örgütleri listesine dahil etmiştir. Kuşkusuz bu gelişmelerin bizzat Obama’nın Arabistan ziyaretiyle örtüşmesi ise hiç şaşırtıcı karşılanmamalıdır. Bütün bu gelişmeler de göstermektedir ki ABD emperyalizminin Arabistan, Türk devleti ve Katar destekleri ve organizesinde yer aldıkları Mısırlı, Tunuslu, Afganlı, Çeçen vd uluslara mensup El-Nusra, IŞİD, Ceyş el İslam, ÖSO vb vd çete ve örgütlenmeler- ittifaklar üzerinden yürüttükleri savaşı esasta kaybetmişlerdir. Mevcut durumda PYD önderliğindeki Batı Kürdistan’daki Kürt ulusunun özellikle Rojava özerk yönetimi ve bu çerçevede Cızire, Efrin ve Kobani kantonlarının devrimci oluşumu her türlü emperyalist destekli gerici ittifaklara ve askeri saldırılara, inkar ve asimilasyonlara karşı kazanmıştır. ABD emperyalist bloğunun başını çektiği güçlere karşı Rus emperyalizminin Esad üzerinden yürütülen ve Hizbullah desteğiyle de güçlendirilen karşı savaşın da şimdiki süreçte görece üstünlük sağladığı ve galip geldikleri görülmelidir. İşte bunun için faşist Türk devleti savaş kışkırtıcılığı ve provokasyonlara girmektedir. Bunun için Suriye uçağını sınır ihlali gerekçesiyle düşürmüş ve havada sınır ihlallerine girerek süreci germek istemektedir. Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki yerel seçimlerde de halkın gündemini değiştirme ve manipülasyon amaçlı Suriye’ye yönelik ‘türbe krizi’ üzerinden müdahale ve savaş kışkırtıcılığı yapmaktadır.

AB emperyalistlerinin Türk devletine biçtiği roller

Türk devletinin bizzat ABD emperyalizmi tarafından yönlendirilerek Suriye ve Ortadoğu’da politikalar yürüttüğünü net olarak ifade edebiliriz. Özellikle Rus emperyalizminin Ukrayna ve Kırım’daki etkisini kırmak için yürütülen yaptırım ve uygulamalara paralel olarak ABD ve AB emperyalist blokları tarafından Türk devletine özel roller biçilerek görevler verildiği söylenebilir. Zira Rus emperyalizmin Kırım üzerinden rakip emperyalist bloklara karşı üstünlük hamleleri karşısında özelde ABD eksenli emperyalist blokların Suriye ve dünya genelinde diğer coğrafyalarda boş durmayarak bir dizi ekonomik uygulamalar ve politikalar geliştireceği göz ardı edilmemelidir. Obama’ nın Arabistan vd ziyaretlerinin bu kapsamda değerlendirilmesi de gerekmektedir. Özellikle Suriye ve Ortadoğu’da izlenen ve yeni izlenecek politikaların hayata geçirilmesine yönelik görüşmeler, yeni yol haritaları ve bu düzlemdeki somut ve güncel gelişmeler olarak kavramak doğru olandır. Suriye, İran ve Irak, Güney Kürdistan, Türkiye-Kuzey Kürdistan, Filistin, Lübnan, Mısır vd ülkelere yönelik enerji kaynakları ve diğer kaynaklarına ilişkin ekonomik politik çıkarlar eksenli rakip emperyalist güçlere ve bloklaşmalara karşı hayata geçirilecek politikalar yeniden diyazn edilmektedir. Uluslararası emperyalist tekelci sermayelerin merkezileşmesi ve derinleşmesine uygun olarak emperyalistler hem kendilerini hem de ulaşabildiği- etkide bulunabildiği bütün alanlardaki güçleri-devletleri de yeniden yapılandırmanın pratikleri içerisindedir. Zira sermaye, herhangi bir kalıba sığdırılarak çapı-çerçevesi vs orada sürekli kalan bir olgu değil aksine sürekli eseneyerek değişme ve dönüşme özelliğiyle her şeyi kendine göre yapılandırmaktan hiçbir zaman vazgeçemeyecek genel karakteristik özelliği olarak kavranmalıdır. Bu kapsamda uluslararası emperyalist tekelci devletlerin ve bunun da başındaki ABD emperyalizminin sözcüsü Obama’nın ziyaretlerini anlamak gerekmektedir. Diğer yandan tek kutuplu dünya yerine özellikle Rus emperyalizminin açıktan çok kutuplu dünya eksenli girişimleri ve yönelimleri de görülmek ve kavranmak durumundadır. Hal böyle olunca da Suriye, Ortadoğu ve dünyanın çeşitli bölge ve coğrafyalarında yaşanan çatışma ve savaşların, bizzat çok kutuplu dünyada emperyalistler arasındaki bölgesel rekabet ve savaşların yansımaları olarak kavramalıyız. Türk devletinin de Suriye’de Esad rejimiyle yaşanan gerginlik ve askeri dalaşın bu düzlem içerisinde görülerek değerlendirilmesi doğru olandır. Önümüzdeki süreç emperyalistler arası dalaşın Suriye ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’da da yansımaları, ekonomik politikaları çeşitli biçimlerde yaşanacak ve görülecektir. Halkların, ezilen ulus ve azınlık milliyetlerin son derece haklı ve meşru demokratik, devrimci ve sosyalist alternatifleri için direniş geliştirilmelidir. Emperyalizme ve komprador tekelci kapitalizme ve her türlü gericiliğe karşı Türkiye- Kuzey Kürdistan’da Sosyalist Halk Savaşı’nı yükselterek, tüm ezilen ve sömürülenlere yönelik görevlerimizi yerine getirebiliriz. Bütün tarihi ve güncel haksızlıklara, bütün sömürü ve zulüm politikalarına karşı somut ve güncel Sosyalist Halk Savaşı’yla devrimci müdahalede bulunalım ve kendiliğindenciliğe son verelim.”

                   

Önceki İçerikAKP iktidarı baskı politikalarını arttırdı
Sonraki İçerikKitlelerin meşru isyanı buzlu sulara gömülmez!