Ulus Devletçi Epistemoloji

Osmanlı’dan TC’ye geleneksel felsefeye ve bir kolu olarak geleneksel epistemolojiye ezilen ulus-azınlıklar-ezilen inanç gruplarına yönelik katliam-soykırımlara köklü meydan okuyuş, ilk kez Kaypakkaya ile söz konusu olmuştur… Kapitalist uygarlık pragması, cumhuriyetçi devlet ’’ilerlerciliği’’teori, onun tarafından göğüslenmiştir.

İlericilik-gericilik tanımlaması da bu epistemoloji-uygarlık-teorik yönelim, ezilenlerin boyundurukluk altına alınmasını Cumhuriyetçilik gerekçesiyle ilericilik, ezilen ulus-azınlık ve inanç gruplarının zulme başkaldırısını, geri barbar kabileler ‘’gerici’’ refleksi olarak vaaz etmişlerdi. Vahşi kapitalizm sömürüsünü, üretici güçleri geliştiriyor diye uygarlık şeklinde kutsamışlardır. Komünistler, sosyalistlerde, Aydınlanmacı batı felsefesinin, pozitivist bilimciliğin etkisinde kalarak, bu konularda olumsuz pozisyondalar. Kemalizm-ittihat terakkiciliği ilericilik, ezilenlerin imhasını meşru görmesinin nedeni buydu.

Kaypakkaya, hakikatlere diyalektik-materyalist metotla ulaşıyordu. Olayları tarihsel sebepleriyle ilişkili ortaya koyuyordu. Hakikat, hakikattir. Keyfi yorumlanamaz. Geleneksel epistemolojinin resmi ideolojisinin disiplini ve kurallarında gerçek sınıf çıkarlarına uydurularak tahrif edilmektedir. Dersim gerçeğinde gerici ideolojik çizgiler böyledir. Bu gerici ideolojik çizgiler, vukuunu bulan olayların tarihsel sebeplerini bir kenara bırakıp, çıkarlarına uygun olan’’gerçek’’diye göstermişlerdir. Gerici burjuva rasyonalist-pragmatist-pozivist duruş, Dersim gerçeğini inançlarına uygun çarpıta gelmişlerdi. Osmanlı ve Cumhuriyet aşkı ile. Burjuva pozitivist akılcılıklarıyla ezilenleri de manipüle etmişlerdir. Kürt ve Dersim sorununda, Emperyalist ittihatçılık-Kemalizm ve Cumhuriyetçilikte, emperyalist-kapitalist kalkınmacı uygarcılıkla, gericiliğe ilk köklü neşter, Kaypakkaya partisinin kuruluşu ile vurulmuştur… Bu tarihi bir gerçektir… Geleneksel epistemolojiden kopuştur.Geleneksel hem burjuva hem de belli ölçülerde onun etkisindeki devrim saflarındaki otoriteden, dayatılan disiplinden kopuştur.

Dersime yönelik ‘’Tedip-Tenkil’’ politikalarının tarihsel temelleri Osmanlıda mevcuttu. Mahmut dönemindeki ‘’merkezi idare ve otoriteye’’ diğer bölgeleri bağlama stratejisi bir örnektir. Planlamanın kökleri daha da eskiye dayanır. İslam kılıcıyla terbiye edilmek, Çaldıran’la katliamlardan geçirilerek fethedilmek istenen,’’katli vaciptir’’diye Yavuz Selim ordularınca çiğnenen ve bugünkü sözde ‘’özür’’cü, Ebussud Efendi’yi aklayarak egemen klikler çatışmasında rant devşiren Erdoğan’ın dayanağı bu kökler anlaşılmalıdır… Madımak’lar Erdoğan’ın rehberi İskipli Ebussud efendinin ‘’Alevilerin canı-malı-ırzı sizlere helaldir’’fetvasının güncellenmesidir… Bir kuyucu Muratlar şahlanışıdır… Bu gerici mirasın, yeni Osmanlı bayrağı özür değil,aynı politikanın KCK operasyonları ve Kürt kırımı özel savaşıyla sürdürüldüğünü temsil eder….Tutmayan ‘’Kürt-Alevi’’ açılımcı(!) tasfiyenin,askeri seferberliğinde,Dersim ‘’güzellemesi’’nedir.?

1925 Şark Islahat kanunu,1927 İskân,1927 Umumi müfettişlikler ve 1935 Tunç-eli kanunu, kökleri Osmanlı’da olan uygulamaların, Kemalist Türk ulus devlet Cumhuriyet projesinin tarihsel sonuçlarıydı. Sünni Türk devlet projesi Dersimdeki soykırımın temelidir. Mayıs 1937 Tenkil hareketi ‘’ipdai’’diye tabir edilen Dersim etnitesinin Türkleştirilmesi, “ zındık Kızılbaş sapkınlığının’’terbiyesi içindi… Ermeni soykırımı ve Tehciri’de aynı mantığa dayanıyordu.’’İsyan’’soykırıma meşru gerekçe yaratmak için üretilmişti. O güne kadar nispeten özerk Dersimin soykırımla fethedilmesine karşı meşru direnişin ‘’isyan’’olarak gösterilmesi sonradan icat edilmiş bir çarpıtmadır. Dönemin genelkurmay belgeleri bile o zamanlar bir isyandan bahsetmemektedirler. Jandarma komutanlığı raporlarında yapılan tespitler şudur. Dersim Cumhuriyet için ‘’çıbanbaşı’’ ‘’selameti memleket’’için nifak (!) yuvasıdır.’’ameliyat edilmelidir’’.yani soykırımla kesilip atılmalıdır… Soykırım,’’münferit bir olay’’,bazı kötü niyetlerin bir tasarrufu değil, sistematik ilhak-işgal stratejisinin parçasıdır. Şarkın bu yolla ıslah edilmesi,1925’in Türkleştirme planının bu vahşeti,’’feodalizme karşı mücadele’’ vitrini ile müşteri buldu, halen buluyor.Türk egemen sınıf kliklerinin tümü o dönemki dünya-bölge koşularıyla da ilişkili olarak,TC’nin tek ve devlet partisi CHP’de yer alıyordu.Mareşal Fevzi Çakmak 1944 yılına kadar 23 yıl boyunca TC’nin genelkurmay başkanı.Bayar-İnönü ‘’ Tedip’’planının Başbakanları…Menderes milletvekili…Kısacası Türk egemen sınıflarının hiçbir kesimi,Dersim soykırımına karşı değil…En tepede de en büyük Türk-Atatürk duruyor.Onun imzası ve direktifleriyle tümü seferber…Cumhuriyet orduları sınırsız yetkiyle seferber ediliyor…Bombalamalar,istiklal mahkemeleri,idamlar,soykırım,zorunlu iskân gayet hukuki..!Türk ulus devlet hukukunun gereği…Bayar kendi ekolünden Cindoruk’la söyleşide gerçeği teyit etti.’’Atatürk vurun dedi vurduk’’Özel görevli Çağlayangil’in hatıratı da ortadadır…

Seyit Rıza’nın idam sehpasındaki’’ayıptır, zulümdür, cinayettir’’ haykırışı tüm egemen sınıf kliklerinin ortak-soykırım suçudur… Kılıçdaroğlu,’’Ermeni soykırımı gelir, bu ermeni diasporasının zihni haritasıdır’’sözleriyle Türk Cumhuriyet tarihini açıklama gayretindedir… Bu bir ‘’Stockholm sendromu’’değil CHP genel başkanlığı misyonu gereği soykırımcı devletin partisi CHP ve kurucusu olduğu Cumhuriyet avukatlığıdır.

Dersimin yanılsamalara sürüklenmiş halkını’’celladına aşık’’ diye göstermek objektif olarak hakarettir… Sınıf çıkarları ve Alevi-Kürt-Zaza’ları düzene entegre etme misyonu gereği neo liberal roltifikasyon CHP’sinin başına getirilmiş Kılıçdaroğlu ‘’Aksiyon’lu Türkmen’’ kimliği ile kabul görmek istiyor. Hilafetten çok çekmiş Kızılbaş Dersimlilerin laiklik bayrağı ile yanılsamalara sürüklenmeleri söz konusudur. Bundan ötürü halk suçlanıp, mahkûm edilemez. Halk doğru bilince, kendiliğinden varacaksa öncülük ideasına yer olur mu? Öncülük ideasında olanların, sorumluluklarını yerine getireceklerine halkı damgalamaları kabul edilemez. Parlamenter burjuva-feodal Cumhuriyet, elit burjuva temsili hükümet, kapitalist medeniyet-kültür eksenini aşamayanlar, mağaralarda gazlarla zehirlenen mazlumları anlayamazlar… Dersim’e uzanan yol haritası, Ermeni soykırımında start almıştı… Tek millet ve bayrakçı inkâr-imha cumhuriyeti, bu temerküz nokta atlanarak sorgulanamaz…

Önceki İçerikİş Cinayetleri
Sonraki İçerikDevrim Hareketi Engellenemez