Üzerinde düşünülmesi gereken coğrafyalar

HABER MERKEZİ (25.09.2015)- Gazetemiz yazarlarından M.Oruçoğlunun 107.Sayımızda yayınlanan’’ Üzerinde düşünülmesi gereken coğrafyalar’’başlıklı makalesini okurlarımızla paylaşıyoruz.

Bazı coğrafi ve tarihi  bilgileri öğrenmek iyidir. Örneğin; Kuzey Kürdistan’ın, Türkiye’nin bir parçası olmadığını, orada binlerce yıldır Kürtler’in yaşadığını, oranın Kuzey Kürdistan olduğunu öğrenmek iyidir. Bırakalım Türkleri, Kürtler’in önemli bir bölümü hala yaşadığı toprakların Kuzey Kürdistan olduğunu bilmiyor. Bilse bile telaffuz edemiyor. HDP biliyor oranın Kuzey Kürdistan olduğunu;  gelgelelim ki telaffuz edemiyor. Çene kemiğinde veya dilinde bir problem olabilir. 

Fransız halkı, Cezayir’in Fransa’nın bir parçası olmadığını, bu anlamda Fransa olmadığını, aksine Fransa’nın bir sömürgesi olduğunu bildiği için Cezayir direnişçilerinin işi kolaylaştı. Türk solunun ezici çoğunluğu, Türk halkına, orası Türkiye değildir, Kürtler’in ülkesidir, Kuzey Kürdistan’dır demiyor, diyemiyor. Kimse, Batı Ermenistan’ın neresi olduğunu bilmiyor. Ermeniler’in binlerce yıldır yaşadıkları ülkelerinden, demir süpürge ile süpürülüp atıldıklarını, orada şimdi Kürtlerin yaşadıklarını telaffuz edemiyor. Batı Ermenistan’a gitsek, Kürtler’e, “yaşadığınız bu topraklar Kürdistan değil, Batı Ermenistan’dır,” desek, gülerler bize. El konulan Ermeni zenginlikleri, manevi tazminatlarıyla birlikte geri verilmeli, onların torunları, yakınları, kendi topraklarına, ülkelerine özgürce geri dönüp yerleşme haklarına kavuşmalı desek yer yerinden oynar.

İbrahim Kaypakkaya, 44 yıl önce, 23 yaşındayken, Ermeni Jenosidinden, Ermeni mallarıyla palazlanıp şişen burjuvaziden, toprak ağalarından söz ediyordu. Solun bir bölümü bugün bu gerçeği telaffuz ediyor. Bu bir ilerlemedir. Ama artık solun, sadece Kürt sorununun değil, Ermeni sorununun da programatik çözümünden söz etmesi gerekiyor.

Bu son savaş, birçok insanı farklı ve daha ileri bir tarzda düşündürmeye başlamıştır. Düşünülmesi gereken nirengi noktaları, birçok devrimci insanın kafasında belirmeye başlamıştır. Bu, hayra alamettir. 

Türk egemen sınıfları ile birlikte, onların sistemi içinde, tam hak eşitliğinin uygulanması, bu çerçevede birlikte yaşamın sürdürülmesi mümkün müdür? Düşünmek gerekir.

Komünistlerin eski anlayışları çerçevesinde, eski tarzda kurulacak bir sosyalist sistem içinde, tam hak eşitliğinin uygulanması, birlikte yaşamın sürdürülmesi mümkün müdür? Düşünmek gerekir.

Bin yıllık bir esaret ve köleliği bin yıllık bir kardeşlik olarak göstermek ve “bin yıllık karı kocasınız boşanmayın, evliliğinizi sürdürün,” diye diretmek doğru mudur? Düşünmek gerekir.

 Bağımsız, özgür iki ulusun, iki halkın, iki cumhuriyetin yan yana, dostane ilişkiler içinde yaşamasından korkmak doğru mudur? Düşünmek gerekir.

Bağımsız olmamış, olamamış; bağımsızlıklarını doya doya yaşamamış, yaşayamamış ulusların, gönüllü birliklere yanaşıp yanaşmayacaklarını, yani insanlık ulusuna giden yolun üzerindeki köprüleri, aşamaları düşünmek gerekir.

 

 

                      

 

Önceki İçerikSınıf perspektifiyle tarihsel kesitin görevlerini kavrayalım!
Sonraki İçerikKitlelerden öğrenme bilincini kuşanalım