VARTİNİK’TEN MERCAN’ A DOĞRU TARİH VE PARTİ BİLİNCİYLE KUŞANARAK İLERLEYELİM!

Enternasyonal proletaryanın Türkiye- Kuzey Kürdistan bölüğü Maoist Komünist Partisi‘nin önemli kilometre taşlarından 17’ler, kurucu Komünist önder Kaypakkaya’nın açtığı kızıl nitel güzergahtan ve onun ardılları olarak 2002 1. Kongresi‘ne kadar ki başta şehitlerimiz olmak üzere yürütülen şanlı mücadele geleneğinin doğru ve bilimsel temeller üzerinden yükselen  nitel ilerleyiş bayrağıdır.

17’ler, her şeyden evvel öncellerine duygusal ve feodal bağlarla bağlanmamış, tarihsel mirasın olumlu ve olumsuzluklarıyla bütünlüklü ideolojik, siyasal, örgütsel ve askeri muhasebesi temelinde sahiplenilerek “TKP(ML)‘den MKP’ye bu tarih bizim!“ diyerek özetlenebilecek doğru bir tarih bilinciyle yürüyüşünü deklare etmiştir. Bu noktada tarihimizin orasından burasından ya da belirli bölümlerini ve hatta bu kesitler içerisindekileri de ayırt ederek tek yanlı ve subjektif, grupçu ve kıymeti kendinden menkul gören ve bunu da savunma cahilliği göstererek hala kitlelere, dostlarına ve yoldaşlarına yanlış tarih bilinci vermekten geri durmayanlara kendine gel dedirtecek ciddi  ideolojik politik bir ’’tokat’’tır 17‘ler. Bilinir ki bizzat kendi tarihine subjektif ve parçalı yaklaşanlar, dostlarına ve en başta da halk kitlelerine doğru önderlik edemez ve tarihe de bu yönlü olumlu öğretmenler olarak kayda geçemezler. Çünkü onlar cilalanmış oportünist ve bulunmaz hint kumaşı misali kendini dev aynasında görerek abartanlardır. Onlar ki örgüt fetişizmiyle yanıp tutuşarak gününü gün edip hayal alemlerinde düşmanlarını alaşağı ederek ’’devrim-ler’’ yapıp kumdan ’’sosyalist kaleler’’ inşa edenlerdir. Her şey bu kadar basit ve her birimiz melek derekesinde olsaydık elbette inanırdık, ancak nihayetinde doğruları ve yanlışlarıyla insanız ve canlı bir organizma olan devrimci komünist hareketleriz.

17’ler, enternasyonal proletaryanın büyük öğretmenleri ve ustaları başta olmak üzere kurucu komünist önder Kaypakkaya ve diğer bütün komünist önder ve kadroların görüşleri ve tezlerini, asla Kuran-ı Kerim ve onun ayetleri ya da birer peygamber ve onun hadisleri gibi değiştirilemez ve dokunulamaz, geliştirilemez ve harfiyen yerine getirilmesi gerekiyor şeklinde algılamadı ve kavramadığı gibi bu şekilde de ele almadı ve yorumlamadı. Zira komünist bilim ve ideolojimiz Marksizm- Leninizm- Maoizm, bir doğma değil tam da bir eylem kılavuzu olarak yaşayan canlı bir organizma olarak kavranmıştı. Bu anlamda Ortodoks Marksistlere, Avrupa merkezci anlayış ve çizgilere, üretici güçler teorisyenlerine, burjuva medeniyetçi her türlü paradigma çizgi ve savunucularına, mekanik materyalistlere ve şabloncu dogmato revizyonistlere, MLM ile ulaşılan doğru ve bilimsel seviyeye karşın Marks,  Lenin ve Stalin yoldaşlar seviyesiyle yetinilip ’’Mao’yu da nereden çıkardınız, basit bir devamıdır’’ diyerek bizzat Mao yoldaşın tarihsel muhasebe ekseninde Stalin yoldaşın tali plandaki hatalarına sarılarak Mao yoldaşı ve tabii ki Maoizm’i dejenere edenlere karşı tam da Marks yoldaştan başlamak üzere bütün öncellerimizin lafzına ve şekline şemaline değil tam da özüne sarılarak komünist yönelimini belirlemiştir. Biz Maoist Komünistler de öncellerimizin teorik ve pratik tecrübeleri üzerinden tıpkı İbrahim yoldaşın doğru ve bilimsel tutumu gibi hareket ederek, kendi yaşadığımız objektif ve subjektif koşullar itibarıyla dünya ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’ın somut ve güncel şartlarını doğru ve bilimsel tahliller üzerinden tespit ederek, sınıflar mücadelesindeki teorik pratik politikalarımızı ortaya koymak durumundaydık. Zira Parti tarihimizdeki kurucu önder İbrahim yoldaş başta olmak üzere bizzat komünist önderlerimizin kendi tarihsel verili objektif- subjektif koşulları doğru ve bilimsel yöntemleriyle tahlil ettiği gibi içerisinden geçtiğimiz somut ve güncel koşullara da bu doğru ve bilimsel yöntemle yaklaşarak sentezlere ulaşmalıydık. Bu bilinç ve perspektiften hareketle gerçekleştirilen MKP 3. Kongresi‘ni ve ortaya konan kararlarını doğru anlamak ve kavramak durumundayız. MKP 3. Kongre iradesi, tam da Kaypakkayalaşarak ve 17’leşerek hareket etmiş ve bu genetik kodları üzerinden yükselerek somut analizler yapmış ve güncellemeye gitmiştir. Kurucu komünist önder İbrahim ve 17’lere, Parti tarihimizdeki diğer bütün yoldaşlara ve nihayetinde TKP(ML)’den MKP’ye uzanan Maoist hareketimizin doğru ve bilimsel tutumu ve ruhuna yakışan da budur.      

17’ler İbrahim Kaypakkaya yoldaşın oldukça anlaşılır ve berrak bir şekilde yükseklere çektiği doğru ve bilimsel metodu ve ruhu üzerinden hareket etme bilinci ve yönelimidir. Doğru yanlış temelindeki parti içi iki çizgi mücadelesini demokratik merkeziyetçilik anlayışı ve çizgisi bizzat İbrahim yoldaşın TİİKP içerisindeki yürüttüğü somut teorik ve pratik objektif gerçekliğinden devralmıştır.

Türkiye- Kuzey Kürdistan’da Maoist hareketin İbrahim yoldaş önderliğindeki komünist yürüyüşüne Vartinik’te düşmanın stratejik saldırısının mahiyeti ile 17’ler önderliğinde MKP 1. Kongresiyle ilerletilen komünizme kilitlenmiş stratejik yürüyüşene Mercan’da sıkılan kurşunun mahiyeti aynıdır. Dünya ve Türkiye- Kuzey Kürdistan özgülünde sınıflar mücadelesinde karşı- devrimci zora karşı devrimci zorun şiddete dayalı silahlı halk isyanıyla politik iktidar perspektifiyle, asgari ve azami gelecek toplum projeleri bağımsızlık, devrim, sosyalizm ve komünizm nihai hedefine kadar devrimci komünist yürüyüşte Vartinik’ten Mercan‘a, söz konusu olan düzeniçi reformist tasfiyeciliğe ve kendiliğindenciliğe karşı radikal devrimci militan çizgi ve yönelimdir. Varsın böylesi şanlı ve onurlu tarihsel mirastan yeterince nasibini alamayanlar, hala subjektivizm, oportünizm ve dar grupçu- klikçi yaklaşımlardan beslene dursunlar. Biz Maoist Komünistler, Vartinik’ten Mercan’ a Bu Tarih Bizim! özetinde somutlanan doğru tarih ve parti bilinci ile halk kitlelerine duyulan derin ve stratejik bağlılık sevdasıyla, dostlarımıza ve siper yoldaşlarımıza tekçi ve ötekileştirici bütün tarihsel kökleriyle de hiçbir opotünist ve pragmatist uzlaşmalara girmeden doğru demokrasi anlayışıyla yaklaşmaktan geri durmadan yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.   

Bu temeller üzerinden yükselen MKP 3. Kongresi, tam da İbrahimlerden Caferlere uzanan doğru tarihsel ve diyalektik materyalist yöntemden hareketle başarıyla yerine getirilmiştir. Bir kere daha düşmana inat ezilen ve sömürülenlerin ilerici ve doğru devrimci tarihi mirasına karşı sorumluluk bilinciyle İbrahim’den Caferlere uzanan Maoist hareketin ülkemizdeki komünist tarihi üzerinden yükselerek TKP(ML)’den MKP’ ye Bu Tarih Bizim’ diyerek taraftar ve gerçek dostlarımızı sevindiren merkezileşmiş irade ve eylem birliğinin güncellenerek somutlanan sınıflar mücadelesindeki doğru kararlaşmasıyla MKP ile birleşip Türkiye- Kuzey Kürdistan halk kitleleriyle bütünleşerek Sosyalist Halk Savaşı‘yla ilerleyecek yürüyüşümüzün stratejik kilometre taşları öncellerimiz bütün şehitlerimize and olsun ki

Biz kazanacağız, halk kazanacak, Sosyalist Halk Savaşımız kazanacak!

Vartinik’ten Mercan’a bu tarih bizim!

    

 

Önceki İçerik‘Sanat geleceği içinde barındıran bir silahtır’ (Foto Haber)
Sonraki İçerikHaziran Ayaklanması’nın öğrettikleri