”Yıkımın ve Barikatların ardında umudu ve öfkeyi gördük”(Foto haber)

“Cizre’de polis hala dört mahalleye girememiş. Açık ki tek dertleri de buralara girmek. Polisin giremediği mahallelerden olan Nur’a gidiyoruz. Sokaklarda büyük kaya parçalarından, araçlardan, kum torbalardan barikatlar ve hendekler karşılıyor bizi. Elbette birde kurşun izleri… Barikatların etrafında, evlerde, sokaklarda onlarca, yüzlerce kurşun izi dikkatimizi çekiyor. Evlerin kapıları dahi kurşunlanmış. İnsanlarla sohbet etmeye başladıkça, devlete karşı olan öfkelerini daha çok haykırıyorlar

HABER MERKEZİ (20.09.2015)- devletin adeta işgal ettiği ve terör estirdiği Cizre’de incelemelerde bulunmak ve Kürt ulusuyla dayanışma ve mücadeleyi yükseltmek amacı ile kalabalık bir heyetle Cizre’ye giden DHF ve bileşenleri ile birlikte heyette yer alan gazetemizin gözlemlerini kısa olarak okurlarımızla paylaşıyoruz.

Cizre… Günlerce süren ablukanın hala devam ettiği, açıkça sivil halka yönelik katliam girişimlerinin olduğu ilçe.. Bizde ilçeye gitmek; saldırıları, katliamı gözlerimizle görmek, Kürt ulusuyla direnişi, dayanışmayı büyütmek amacıyla yola çıktık ve Cizre’ye gittik.

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) heyetine dâhil olduk ve Dersim’den, İstanbul’dan, Ankara’dan ve Siverek’ten gelenler hep birlikte Amed’de buluştuk.  Amed’in en merkezi bölgesi olan Ofis buluşma alanımız oldu. Ancak Ofis’de daha 4’lü 5’li bir kaç grup olur olmaz üzerinde çelik yelekli, arkalarında uzun namlulu silah taşıyan polisler yanımıza geliyor ve niçin beklediğimizi soruyorlar. Öyle ki her yan yana gelen 4-5 kişi onlar için bir korku vesilesi olmuş. Korkuları gözlerinden okunuyor, nitekim bir an önce bizi gönderme derdindeler.

Cizre yoluna çıkıyoruz. Yolda dikkat çeken bir ayrıntı olarak geçtiğimiz ilçelerde çokta fazla insana rastlamıyoruz. İdil’den geçerken sokaklarda neredeyse insan yok ancak zırhlı araçların dolaştığını fark ediyoruz. Biraz sonra ise Cizre’ye ulaşıyoruz. İlçe girişinde Kobra ve Kirpi olarak tabir edilen zırhlı araçlar bekliyor bizi. Bunlar zaten alışıldık şeyler derken kafamızı çevirdiğimiz anda ilçenin girişinde bir tankın beklediğini görüyoruz. Tank.. Kim için ne için bekletilir bir ilçenin girişinde.. Kime karşı kullanılacak bir tank?..

Cizre’ye giriyoruz. Esnaflar kepenk kapatmış, sokakta neredeyse insan yok ancak ana yolların başlarına birden fazla kobra tipi zırhlı araç yerleştirilmiş. Sokağa çıkma yasağı kaldırılmış halk evlatlarını toprağa vermiş, birden bire binlerce insan karşımıza çıkıyor. Yüzlerinde aynı acı aynı öfke.. Önce belediyeyi ziyaret ediyoruz. Eş başkan, İç İşleri Bakanlığı tarafından görevinden alınmış. Ancak birçok milletvekili ve bölgenin il ve ilçe eş başkanları belediyede bekliyor. “Fiilen görevini yürütecek, görevden alsalar ne olur, bizi halk seçti” diyor bir eş başkan. Durum hakkında bilgilendirme yapılıyor,  ardından Cizre sokaklarına çıkıyoruz.

Cizre’de polis hala dört mahalleye girememiş. Açık ki tek dertleri de buralara girmek. Polisin giremediği mahallelerden olan Nur’a gidiyoruz. Sokaklarda büyük kaya parçalarından, araçlardan, kum torbalarından barikatlar ve hendekler karşılıyor bizi. Elbet te birde kurşun izleri. Barikatların etrafında, evlerde, sokaklarda onlarca, yüzlerce kurşun izi dikkatimizi çekiyor. Evlerin kapıları dahi kurşunlanmış. İnsanlarla sohbet etmeye başladıkça, devlete karşı olan öfkelerini daha çok haykırıyorlar.

Bir sokağın başına geldiğimizde ise, yine barikat önünde hendek ardında ise PKK bayrakları.. İlçenin gençleri gruplar halinde bekliyorlar. Deşifrasyondan korkan gençler kendi fotoğraflarını çekmemizi istemiyorlar. Gençlerle sohbet etmeye çalıştık, “Size niye saldırdılar” sorusuna gülüyorlar. Cevapları ise “Çok açık, bir halkı yok etmek istiyorlar” oldu. Sokağa çıkma yasağının ilanının hemen ardından polislerin mahallelere girerek saldırı başlattığını anlatıyorlar. Polisin amacını gözler önüne koyan birkaç cümle daha sarf ediyorlar; ” İlk önce elektriği kestiler ve su şebekelerine saldırdılar. İlk üç günün ardından tuvaletlere dahi girmekte zorlandık.” Ancak cümlelerini sonlandırırken tüm bunlara karşın direneceklerini de ekliyorlar.

Gençlerle sohbetin ardından, bir arka sokağa götürüyorlar. Sokakta bulunan boş bir arazide zırhlı araç parçaları var. Zırhlı aracın parçalarının patlamadan kaldığını belirtiyorlar.

Mahallede yaptığımız bir başka sohbette ise, özel harekâtçıların mahalleye gören binalara çıktığı ve keskin nişancıların atış yaptığını aktarıyorlar. Söylenenlere göre özel harekâtçılar yüksek binalarda evleri basıyor, camlara, balkonlara keskin nişancılar yerleştiriyor. Tabi bununla da kalmamışlar, cami minarelerine dahi keskin nişancılar yerleştirilmiş. Her fırsatta İsrail’in ibadet mekânlarına postallarıyla girdiklerinden bahsedenler, konu Kürt ulusu olunca minarelere keskin nişancı yerleştirmeyi ihmal etmemiş.

Kime dokunsak anlatmak istediği, haykırmak istediği bir acısı bir öfkesi var. Burjuva medyada yayınlanan “PKK çocukları öldürdü” yalanlarına inat; devleti, polisi, askeri teşhir ediyorlar. Heyet olarak HDP binasına geçiyoruz. HDP binasının kapısı kırılmış. Binaya girmek isteyen polis zırhlı araçla büyük demir kapıyı kırmış. Binada çokça kurşun izi var. Özellikle en üst katta oldukça fazla kurşun izi bulunuyor. Nedenini sorduğumuzda ise mahallede bulunan akli dengesi yerinde olmayan birini gösteriyorlar. HDP binasının çatısına çıkmış, özel harekâtçılar ateş açmışlar ama kurtulmuş.

HDP’li bir vekil, heyeti akşama kadar misafir edeceklerini ancak hava kararmadan gitmemizi istiyor. Nedenini az çok tahmin ediyoruz. Nitekim ilçeden çıktıktan bir kaç saat sonra yeniden sokağa çıkma yasağı getiriliyor ve çatışmalar başlıyor.

Amed’e döndüğümüz sırada ise Sur’da sokağa çıkma yasağının devam ettiğini, çatışmaların olduğunu öğreniyoruz. Yol üzerinde gençlerin barikatlar kurduğunu ve ateşe verdiğini görüyoruz. Şehrin içinde ise istediğimiz yerlere gidemiyoruz. Polis birçok noktayı tutmuş, kimseyi bırakmıyor. Şehirde birden sesler duymaya başlıyoruz. Bir yanda tencere-tava ile halk, devletin saldırılarını protesto ediyor, diğer yanda ise aralıklarla silah sesleri geliyor.

Kürdistan’da hiç eksilmeyen silah seslerine, savaş uçağı seslerine halk alışmış. Savaş Kürdistan halkı için yaşamın bir parçası haline gelmiş.

 

 

 

Önceki İçerikGerici iktidarların kirli bir silahı olarak ‘’ırkçılık’’ ve Şovenizm.’’
Sonraki İçerikHPG Komuta Konsey üyesi Baran Dersim Dersim’de şehit düştü