YOL AYRIMI

Her tarihsel sürecin aynı zamanda bir yol ayrımı olarak algılanması ve ayrım çizgilerinin daha fazla netleşerek niteliklerin daha da belirgin bir hal alması kaçınılmaz bir yasadır. Özellikle emperyalist dünya sistemi ve onun bir parçası olarak radikal Sünni- dinci gericiliğin vahşi eli Kobane’ye kadar uzanarak yol ayrımında, herkesin kendini sorgulayarak yönelimini belirlemesini daha da önemli bir koşut haline getirmiştir.   

Kobane ve çepeçevre bir zulüm deryasına dönüşen Ortadoğu’daki somut güncel gelişmeler, uzun süredir yaşanan ideolojik, politik, örgütsel ve askeri sorunların da yeniden gözden geçirilerek burjuva devlet aygıtı ve sistemini devrimci şiddetle parçalama evrensel gerçeğinin bir kez daha zorunlu doğru ve bilimsel bir ilke olduğunu göstermiştir. Kendiliğinden ezen ve sömüren sistemlerin yıkılacağını ya da düzen sınırlarına yedeklenerek sözde sömürü düzenini alaşağı edeceklerini ve yahut da yetmez ama ille de evet diyenlerin yanılsamaları ve safsataları şimdi daha da net ortadadır. Uluslararası tekelci sermayeye balansa ayarında rol oynama figüranlığı artık gizlenemez gerçekliklerdir.

Burjuva devletiyle aramızdaki temel farkların köklü, tarihsel ve stratejik her türlü ayrım çizgileri ve yönelim olarak daha da berraklaştırılıp insanlığa, dünya halkları ve ezilen uluslara karşı teorik pratik görevlerimizin bilinciyle komünizme kadar tüm uğrakları da dikkate alarak devrimci savaşı sürdüreceğiz. Bu noktada taktiklerin stratejiyi, araçların amaçları yememesi için komünist ufkumuzu daraltmadan somut güncel politik mücadelelerde yoğunlaşmalıyız. Bunun için ideolojik sağlamlık kadar pratik kararlılık ve andaki tüm yaşam gözeneklerinde güncel gelişmelerin somut öznesi olunarak ilerlenebilir. Kendiliğindencilik batağını kurutmak için artık karşı- devrime dolaylı Salvo atışlarıyla değil doğrudan silah- kurşun olarak akmalıyız. Sınıf mücadelesinin tüm alanlarında düzen sınırlarını aşan radikal devrimci çizgi ve militanlığın göstergesi, mazluma ilişkin görevlerimizin ne kadar yerine getirildiğiyle doğru orantılıdır. Kobane’de DAİŞ(IŞİD) terörünün vahşetinin arkasında doğrudan emperyalist dünya sistemi ve onun birer bileşeni olarak da tüm emperyalistler, komprador kapitalistler, faşistler ve her türlü gericilik vardır. Bu yönüyle Kobane’ de Türk devletini mi arıyorsunuz, IŞİD’ in içerisindedir o. ABD ve AB emperyalistlerini mi arıyorsunuz, IŞİD’in içerisindedir onlar. Suudi Arabistan, Katar vs bilcümle IŞİD vahşetinin birinci dereceden yataklık eden kaynaklarıdır ve tamamı bizzat içerisindedir. Emperyalistler, ılımlı İslam’la başaramadıklarını şimdi radikal Sünni- İslam’la halletmeye çalışıyor. İdeolojik politik olarak düzeniçi- reformist-leştiremediklerini şiddetle, yok etme- bastırma ve hizaya getirme tasfiyeci saldırılarını devreye sokarak amaçlarına ulaşmak istiyor. Bu anlamda bizzat kendilerinin yarattığı canavarı şimdi sözde yok etmek istiyorlar. Ve hiç şıracının şahidinin bozacı olduğunu- olabileceğini tasavvur edebilir misiniz?

Kobane’de DAİŞ(IŞİD) terörü ve vahşeti karşısında Maoist komünistlerin tüm enerjisiyle Kobane halkı başta olmak üzere ezilen ve sömürülenlerin saflarında yer alarak durmaksızın devrimci savaşı taşıması gerekmektedir.       

Maoist hareketimizin 5. Genel Sekreteri Cafer Cangöz yoldaş bir anısını anlatırken Amed’de yoksul bir Kürt yurtseveri “Şu duvarlara bakıyorum da bir tane Kürtçe sloganınız yok, o halde ben niye size destek vereyim ki” diyerek bir gerçeğe işaret etmiştir. O halde içerisinden geçtiğimiz şimdiki koşullar ve gelişmeler karşısında tüm yoldaşlarımız, savaşçı ve militanlarımız, taraftar ve sempatizanlarımızın Kobane için seferber olması gerekiyor. Asla unutulmamalıdır ki ezilen ve sömürülen, işgal ve ilhaka maruz kalan, dört parçaya bölünerek tarihi haksızlığa uğratılan Kürt ulusu ve Kürdistan gerçekliği, her bir Maoist komünistin görevlerine daha fazla sahip çıkması gerçeğini ve gerekliliğini ertelemeksizin koşulluyor. Kürdistan mazlumu olduğumuzu asla bilinçlerimizde silikleştirmeden pratik görevlerimize sahip çıkalım. Kurucu komünist önder Kaypakkaya’yla daha köklü, doğru ve bilimsel temellere oturan genetik kodlarımızla Maoist hareketimiz Kobane halk kitlelerinin lafta değil özde ve içerikte, salt destekçi pozisyonunda değil teorik ve eylemsel olarak doğrudan içerisinde, pasif ve izleyici değil bizzat aktif ve savaşın öznesi olarak pratikte yanında kol kola- omuz omuza olduğumuzu açıkça beyan etmektedir. Bu beyanı yerine getirmek için seferber olalım. Bunun için yeterli düzeyde doğru ve bilimsel tarihsel tecrübeye, Marksist- Leninist- Maoist ideolojik politik yönelime sahibiz. Kobane’deki DAİŞ(IŞİD) özgülünde gerçekleşen haksız ve kirli savaşa karşı Kobane halkının son derece haklı- meşru- ilerici ve demokratik direnişi ve savaşına bizzat mazlumun savaş siperlerinde yer alarak katılalım. Sonra değil şimdi, bakarız- olabilir değil hemen seferber olup harekete geçerek, uzağında değil bizzat fiiliyatta yan yana- omuz omuza savaşarak Kobaneleşelim. Emperyalizme, komprador kapitalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı Kobane halkının çığlığına ses verip devrimci savaşı yükseltelim. Kısa bir süre önce yaşanan savaş kazasında şehit düşen Derman yoldaşın bıraktığı mirasa Kobaneleşerek cevap olalım. O halde durmaksızın harekete geçelim ve gereklerini yerine getirmek için görevlerimize sarılarak savaşalım.

Önceki İçerikÖzgür Kalem’in 8. sayısı çıktı
Sonraki İçerikÖLÜMSÜZ GERİLLA TUGAY AKDEMİR ANISINA